Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
X

Madde 955

I. Senede bağlı olan veya olmayan alacaklarda

B. Kurulması

I. Senede bağlı olan veya olmayan alacaklarda

Madde 955 - Senede bağlanmış olan veya olmayan alacakların rehni için rehin sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve senede bağlı alacaklarda senedin teslim edilmesi gerekir.

Alacaklı veya rehneden, rehni borçluya ihbar edebilir.

Diğer hakların rehninde, yazılı rehin sözleşmesiyle birlikte, bu hakların devri için öngörülen şekle uyulması gerekir.

I-) Yargı Kararları:

1-) Y. 11. HD, T: 18.04.2011, E: 2009/11789, K: 2011/4558:

“… Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin % 10 oranında azınlık haklarına sahip ortağı olduğunu, 04/06/2008 tarihindeki 2007 mali yılı genel kuruluna katıldığını ve TTK. 337. maddesi uyarınca bilanço görüşmelerinin ikinci kez ertelenmesini istediğini, müvekkilinin % 10 azınlık hakkını kullanarak özel denetçi tayini isteğinin genel kurul tarafından reddedildiğini ileri sürerek, TTK. 348. maddesi uyarınca geriye dönük 2 yılın denetlenmesi için özel denetçi tayin edilmesini, kayıt dışı gelirler ve şirketin uğradığı zarar miktarı ile sorumluların tespit edilmesini, defter ve kayıtların özel denetçi nezaretinde tutulmasını, şirketin yönetim kurulu üyelerinin banka hesaplarına ve malvarlıklarına tedbir konulmasını, şirket yönetimine kayyum atanmasını ve tespit edilen usulsüzlükler nedeniyle suç duyusunda bulunulmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, özel denetçi tayini hususunda TTK. 348. maddesi gereğince davacının sahip olduğu pay senetlerini muteber bir bankaya tevdi etmek sureti ile dava şartını yerine getirmediğini, davacının iddialarının hukuki dayanağının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın görülebilirlik şartının hisse senetlerini bankaya tevdi edilmesi olduğu, eğer basılı hisse senedi yok ise bunun nasıl yapılacağı ve bankaya tevdii usulünün belirli olduğu, davacı tarafın bunun gereklerini verilen kesin sürelerde yerine getirmediği, dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, TTK.’nın 348. maddesine dayalı olarak özel denetçi tayinine dair 1/10 paya sahip ortağın talebinin genel kurulca reddedilmesi üzerine özel denetçi tayininin mahkemece yapılmasına ilişkindir. TTK. 348. maddesine göre, özel denetçi atanmasını istemek için genel kurul toplantı tarihinden en az 6 ay önceden beri esas sermayenin 1/10’ine sahip olunması gerekir. Mahkemece, davacının kesin süreye rağmen hisse senetlerini milli bir bankaya tevdi etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle davacının esas sermayenin 1/10’u oranında hisseye sahip olduğunun belirlenmesi gerekir. Dosya içerisinde davacının hisse oranını gösteren belge bulunmadığı gibi, esas sermayenin 1/10’i oranında hisseye sahip olduğu da belirlenememiştir. Öncelikle davalı şirketin hisse durumu, davacının hisse oranı, genel kurul toplantı tarihinden itibaren en az 6 ay önceden beri şirket esas sermayesinin 1/10’i oranında hissesine sahip olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre yargılamaya devam edilmesi gerekirken buna uyulmaması bozma nedenidir.

2- Öte yandan mahkemece, 05.12.2008 tarihli duruşmada payın milli bir bankaya tevdi edilmesi hususunda davacıya kesin süre verilmiştir. Şirketin basılmış pay senedi olmadığı için davacının bu ara kararı yerine getirememesine rağmen TMK. 955 ve devamı maddelerinde belirtilen şekilde payın tevdii veya rehni hususunda davacıya süre verilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davacıya TMK. 955 ve devamı maddelerinde belirtilen şekilde payının tevdiini veya rehnini gerçekleştirmesi konusunda süre verilerek, verilen sürede ara kararın gereğinin yerine getirilmemesinin müeyyidesi belirtilip gerekli ihtarat yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. …”

II-) Türk Kanunu Medenîsi:

B REHİNİN TESİSİ

I. Senetli senetsiz alacaklar üzerinde

Madde 869

Bir senet ile tesbit edilmiş olmayan yahut senede raptedilen alacakların rehin edilmesi tahriren olur ve senede raptedilenlerde, senedin teslimi de şarttır.

Râhin ve mürtehin, rehni üçüncü şahıs olan borçluya ihbar edebilirler. Diğer hakların rehin edilmesi bunların devri için muayyen şekillere riayet edilmek şartiyle tahriren, olur.

III-) Madde Gerekçesi:

Yürürlükteki Kanunun 869 uncu maddesini karşılamaktadır. Madde kaynak Kanunun 900 uncu maddesine uygun olarak üç fıkra hâlinde düzenlenmiştir.

Maddeyle hak ve alacaklar üzerinde rehin kurulmasının kurucu unsurları düzenlenmektedir. Bunun için alacak haklarının rehninde, yazılı bir rehin sözleşmesi ile senede bağlı alacaklarda senedin alacaklıya teslimi şart kılınmıştır. Diğer hakların rehninde ise yazılı rehin sözleşmesi ve bu hakların devri için kanunda öngörülen usule uyulması zorunlu sayılmıştır. Rehnin, rehnedilen alacağın borçlusuna ihbarı, bir geçerlilik unsuru değil, borçlunun rehinli alacaklının oluru bulunmadan borcu alacaklıya ödemesini önlemek içindir.

IV-) Kaynak İsviçre Medenî Kanunu:

1-) ZGB:

B. Errichtung

I. Bei Forderungen mit oder ohne Schuldschein

Art. 900

1 Zur Verpfändung einer Forderung, für die keine Urkunde oder nur ein Schuldschein besteht, bedarf es der schriftlichen Abfassung des Pfandvertrages und gegebenenfalls der Übergabe des Schuldscheines.

2 Der Pfandgläubiger und der Verpfänder können den Schuldner von der Pfandbestellung benachrichtigen.

3 Zur Verpfändung anderer Rechte bedarf es neben einem schriftlichen Pfandvertrag der Beobachtung der Form, die für die Übertragung vorgesehen ist.

2-) CCS:

B. Constitution

I. Créances ordinaires

Art. 900

1 L’engagement des créances qui ne sont pas constatées par un titre ou ne résultent que d’une reconnaissance de dette, a lieu par écrit et en outre, dans le dernier cas, par la remise du titre.

2 Le créancier et le constituant peuvent donner avis de l’engagement au tiers débiteur.

3 L’engagement des autres droits s’opère par écrit, en observant les formes établies pour leur transfert.

 


Copyright © 2017 - 2024 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X